Ağız ve diş sağlığı söz konusu olduğunda, ne yazık ki yanlış bilinen -ve kişileri yanlış uygulamalara yönlendiren- pek çok nokta var. Aslında günde birkaç dakika ayırarak sağlıklı bir ağız ve dişlere sahip olmak mümkünken, yanlış uygulamalar geri dönüşü olmayan hasara neden olabiliyor. Bu yüzden, bu konudaki mitlerle gerçekleri birbirinden ayırmak gerekiyor.
İşte ağız ve diş sağlığı konusunda yaygın olarak görülen mitler, ve doğruları:
1. Yanlış: Dişlerinizi ne kadar sert fırçalarsanız o kadar iyi temizlenirler
Doğrusu: Dişlerinizi(orta veya sert diş fırçalarıyla) çok sert ve çok aşındırıcı şekilde fırçalamak, dişlerin iç kısımlarını aşınmalardan ve çürümelerden koruyan sert diş minesinin bir kısmını aşındırarak dişlerinize zarar verebilir. İnsanlar bu şekilde diş fırçalayarak kendilerini daha temiz hissetseler de, aslında diş etlerini ve diş minelerini aşındırıyorlar. Ben klinikte hastalarıma dişlerini her zaman yumuşak kıllı diş fırçaları ile, agresif olmayan bir şekilde fırçalamalarını öneriyorum.
2. Yanlış: Diş ipi kullanmak artık çok da gerekli değil
Doğrusu: Düzenli olarak diş ipi kullanma önerisi, uygulamaya yönelik güçlü kanıtların bulunmaması nedeniyle ABD hükümetinin “Amerikan Diyet Yönergeleri”nden kaldırıldı. Bununla birlikte, güçlü kanıtların olmaması, diş ipi kullanımının etkili olmadığı anlamına gelmez. Önemli olan dişlerimizin arayüz temizliğini efektif bir şekilde yapabilmemizdir. Diş ipi yerine arayüz diş fırçası veya ağız duşu kullanmak da benzer bir görevi yerine getirebilir. Arayüz temizliğini nasıl yapmanız gerektiğini öğrenmek için diş hekiminize danışın.
3. Yanlış: Şekersiz sakız çiğnemek, en az diş fırçalamak kadar işe yarar
Doğrusu: Eğer bu doğru olsaydı, ilk başta çocuklar için mükemmel olurdu sanırım. Şekersiz sakız çiğneme, özellikle ksilitollu(xylitol) sakızlar, dişler üzerinde koruyucu bir etkiye sahip olabilir. Sakız, asidik reflü gibi durumlarda, diş minesini aşındırıcı asidik gıdalardan, içeceklerden ve hatta mide asidinden temizlemeye yardımcı olan tükürük üretimini teşvik eder. Ve ksilitol tükürüğün etkilerini ikiye katlamaya yardımcı olur.
Fakat yine de, sakız çiğnemek, söz konusu diş yüzeyindeki plağı temizlemek olduğunda, diş fırçalamanın ya da diş ipi kullanımının yerine asla geçemez. Sakızların bahsi geçen faydalı etkileri, ağız bakımı için ancak diş fırçalamayı destekleyici nitelikte olabilir. Ayrıca sakız çiğnemenin farklı çene eklemi sorunlarına yol açabildiğini de düşünürsek, sakız tüketimini belli bir ölçüde tutmak gerektiğini söyleyebiliriz.
4. Yanlış: Eğer dişlerinizi fırçalarken diş etleriniz kanıyorsa, en iyisi dokunmamaktır
Doğrusu: Çoğu zaman, diş eti kanaması, diş fırçası kılları düzgün bir şekilde ulaşmadığında, dişlerimiz arasında bakteri ve plak biriktiği zamanlarda olur. Zamanla bakteri oluşur ve bu diş etlerinin iltihaplanmasına neden olur. Kanama da bu sürecin bir parçasıdır.
Sadece ayda bir kez diş ipi kullanırsanız(ya da diş hekimine gitmeden hemen önce), diş etlerinizdeki kanamanın farkına varırsınız. Günlük olarak diş ipi kullanır, bunu alışkanlık haline getirirseniz, diş etlerinizdeki iltihaplanma –ve dolayısıyla kanama da– zamanla iyileşecektir. Ayrıca, dişlerinizin fırçalarken kanaması, fırçalamayı bırakmanız gerektiği anlamına gelmemektedir. Diş ve diş etlerinize zarar vermeden, yumuşak bir şekilde fırçalamaya devam edebilirsiniz.
5. Yanlış: Düzenli olarak dişlerinizi fırçalamıyor, diş ipi kullanmıyorsunuz. Diş hekimi randevunuzdan hemen önce dişlerinizi fırçalarsanız kimse bunu bilemez, değil mi?
Doğrusu: Hayal kırıklığına uğradıysanız üzgünüm, ama bu şekilde hiçbir şeyden kaçamazsınız maalesef. Düzenli fırçalama yapmayıp diş ipi kullanmadığınızda, dişlerinizin etrafında sert tartarlar oluşur ve belli bir noktada, bu sertleşen diş taşını sadece diş fırçalayarak çıkaramazsınız. Ayrıca, plak ve tartarı sadece birkaç gün boyunca diş ipi kullanarak toparlayabilseniz de, diş etlerinizdeki iltihap oluşumunu geri alamazsınız.
6. Yanlış: Çürük oluşumunun en büyük suçlusu şekerdir
Doğrusu: Çürükleri düşündüğünüzde, aklınıza daha çok lolipop ve diğer tatlı ve yapışkan yiyecekler geliyor olabilir. Kraker ve cips dişleriniz için daha da kötü olabilir. Bu durum nişasta ile ilgili… Genelde karbonhidratlar – dişlere zarar verecek miktarda şekere sahip olurlar, ama aynı zamanda diş yüzeyine de yapışırlar.
7. Yanlış: Dişlerinizde hassasiyet varsa bu, diş minenizin çok yıprandığı anlamına gelir
Doğrusu: Duyarlılık, dişin dış kısmındaki sert koruyucu tabaka olan mine kaybının önemli bir belirtisidir. Ancak, diş eti çekilmesi, hatta sürekli ve aşırı miktarda beyazlatıcı diş macunlarının kullanılması gibi başka faktörlerden de kaynaklanabilir. Diş hassasiyetleri diş sıkma ve asit erozyonlarına da bağlı olabilir, mucize çözümü hassasiyet giderici bir diş macununda doğrudan aramak yerine diş hekiminize muayene olarak sorun olup olmadığına emin olmanız gerekir.
8. Yanlış: Diş eti hastalığı, sadece ağız sağlığımızla ilgili bir problemdir
Doğrusu: Diş hekiminiz bunu fark eden ilk kişi olabilir, ancak diş eti hastalığınız varsa, diyabet ve hipertansiyon gibi sağlık sorunlarının yanı sıra kronik iltihaplanmayla ilgili bazı kanser türlerinin olması bile muhtemeldir.
9. Yanlış: Dişleriniz ne kadar beyazsa o kadar sağlıklıdır
Doğrusu: Bu genelde doğru olsa da, her zaman aynı çıkarımda bulunamayız. Dişlerimiz doğal olarak beyazdır. Daha koyu veya sarı gözükmelerine neden olan şeyler sigara içmek gibi alışkanlıklar ya da yaş ilerlemesi olabilir. Ancak, sigara kullanımı, bazı ilaçlar, yiyecek ve içecekler sağlıksız lekelenmelere neden olabilirken, sadece doğal yaşlanma süreciyle de bir şekilde dişler koyulaşabilir. Dolayısıyla her zaman bembeyaz olmayan dişlerin sağlıksız olduğu çıkarımına varılamaz.
10. Yanlış: Eğer sizi rahatsız eden bir durum yoksa, diş hekimine kontrole gitmenize de gerek yoktur
Doğrusu: Bazen dişlerinizde çok fazla problem olmasına rağmen ağrı hissetmeyebilirsiniz. Ya da tam tersine, küçük bir problem dişlerinizde ağrıya neden olabilir. Bunu hastalara açıklamak zorundayız. Dişlerinde fark etmedikleri problemler, ya da diş eti hastalıkları olabileceği konusunda onları eğitmeliyiz. Çünkü belirtiler ortaya çıktığında, genellikle sorun çok büyümüş demektir. Örneğin bir çürüğü kontrol ettirmek için ağrımasını beklerseniz, bunun sonucunda, onu düzenli kontrollere giderek zamanında engelleyebilecek iken, sonunda kök kanal tedavisi görmeniz ya da dişinizi çektirmeniz gerekebilir.
Diş hekiminizi düzenli olarak ziyaret ederek, dişlerinizi koruyabilir veya herhangi bir sorunu ilerlemeden önce çözebilirsiniz. Bu sayede diş kaybı gibi geri dönüşü olmayan durumlar da önlenmiş olur.