Diş perisine mektuplar, bir set altın diş, diş mücevherleri ve diğer garip ve harika objelerle, Londra’daki bu sergi, bizi insan dişleri ve protezlerin geçmişine götürüyor.
“Herkes onlara sahiptir. Değillerse de sahip olmayı isterler.”
Welcome Collection’da yeni bir sergi olan “Dişler”, hem diş hekimliğinin kısa bir tarihini ve insanların dişleri ile ilgili hissettikleri duyguların şaşırtıcı bir yansımasını sunuyor, hem de ziyaretçilerin 21. yüzyılda yaşadıklarına sevinmelerini sağlıyor.
Welcome Collection, tıpla sanat arasındaki geçişi inceleyen bir müzedir. “Dişler” sergisinde, eski diş davyeleri (diş çekimi için kullanılan el aletleri) ve berber – cerrahların gravürleri ve resimlerinin yanı sıra; Napolyon’un gümüş kulplu diş fırçası, bir Japon avcı uçağının gövdesinden hazırlanmış alüminyum protezler, korkutucu görünen diş matkapları, ve diş perisine yazılmış mektuplar gibi pek çok ilginç parça ziyaretçilere sunuluyor.
Serginin müdürü James Peto, bu fikrin Richard Barnett’ın “Smile Stealers” adlı kitabından geldiğini söyledi. Objeler bir araya getirilince, iki merkezi tema ortaya çıktı. “Diş hekimliği hizmetlerine erişimdeki eşitsizliğin, zenginlik ve yoksulluk kıstasıyla belirlendiği ve bunun bir sorun olmaya devam ettiği netleşti. Sağlık veya estetiğin, dişlere zaman ve para harcamak için bir motivasyon olup olmadığı her zaman belirsiz olmuştur.” diyor James Peto.
18. yüzyılın başlarında, diş hekimliğinin kökeninden hip-hop-ilhamlı “altın diş” modasına kadar değinen bir sohbette, J. Peto, 16 Eylül’de başlayan serginin en merak uyandırıcı öğeleriyle ilgili bazı bilgiler verdi. İşte sergiden sizin için derlediğim bazı ilginç parçalar…
Değerli Taş İşlemeli Maya Dişi
Bu örnek, A.D. 500’den 1000’e kadar tarihlenebilir ve muhtemelen diş etlerine dokunmadan dişin oyulup içine değerli taşlar yerleştirilmesinde Mayaların ne kadar yetenekli olduklarının iyi bir örneğidir. Bunu hazırlarken, muhtemelen toprak kemiği ile kalınlaştırılmış bir çeşit bitki reçinesi ile yapılmış bir macun kullanmışlardır. Diş, bu yüzden çok dayanıklı olmalı.
Mayaların neden bu konuda yetenekli olduklarını bilmiyoruz. Gariptir ki hala, bunun statü veya asalet ile ilişkili olduğu düşünülmüyor. Mayalarda hemen hemen herkes böyle süslü dişlere sahip olabiliyordu. Tahminler bunun bir çeşit ritüel olduğu yönünde.
Apollonia’nın Oyulmuş Ahşap Figürü
19. yüzyılın ikinci yarısından kalma bu heykel, A.D. 249’da Romalıların elinde şehit olan Mısır – İskenderiye’den bir Hıristiyan olan Aziz Apollonia’yı göstermektedir. İnancından vazgeçmesini sağlamak için, dişleri parçalanmış ve çekilmiştir. Aziz Apollonia’ysa inancından vazgeçmektense bir ateşe atlamıştır.
Şu anda diş hastalıklarının koruyucu azizi olarak kabul ediliyor ve Avrupa’daki çeşitli kiliseler dişlerinin bir kısmına sahip olduklarını iddia ediyorlar. Diş ağrısı çeken bir çocuğunuz varsa; Fransa, Portekiz ve Doğu Avrupa’daki bazı kiliselerde, St. Apollonia’nın dokunulduğunda ağrıyı hafiflettiğine inanılan dişlerini bulabileceğinizi unutmayın!
Oyma Fildişi Üst ve Alt Protezler(18. Yüzyıl)
Zamanına göre oldukça dayanıklı olduğu düşünülen bu ilk protez, hipopotam fildişi ile yapıldı. Bu protezler, her bir ağza uygun olması için el oyması gerektirdiklerinden çok pahalılardı. Ayrıca sadece üç yıl dayanabiliyorlardı. Sonrasında insanlar bu dişlerin porselenden de yapılabildiğini keşfettiler- ayrıca bu malzemeyle çalışmak daha kolaydı. Böylece diğer dişlere yerleştirilebilen kısmi protezler yapmak mümkün oldu.
Bunların hepsi inanılmaz derecede rahatsız hissetirmiş olmalı. Çünkü bunları yerlerinde tutmak çok zordu ve çözüm için ağır bir yay eklemişlerdi. George Washington’un takma dişleri vardı ve diş protezlerini taktığı için dolarların üzerinde bu kadar rahatsız durduğu söyleniyor.
Goya ‘nın “Asılmış Bir Adamın Dişlerini Çalarken Gözlerini Saklayan Kadın” Eseri
İnsan dişlerinde çok büyük bir ticaret dönüyordu: Diş protezlerindeki bir sonraki evrim, fildişi diş etlerine yerleştirilen insan dişlerini kullanmaya başlamalarıydı. Bunlar genellikle “Waterloo dişleri” olarak adlandırılıyordu – Waterloo muharebesinden sonra, savaş meydanındaki 50.000 cesedin dişlerinin sökülmesi sadece yirmi dört saat sürmüştü.
Goya’nın bu eseri, diş çalma ticaretini anlatmaktadır, fakat burada sanatçının cadılık ve büyücülük için kullanılan diş hırsızlığına da atıfta bulunduğunu düşünüyorum.
“Demircinin Diş Çekimi”(1780)
Ekonomik merdivenin en altında olanlar, bir diş çektirmeleri gerektiğinde bunun için bir çözüm buldular : dişlerini bölgedeki demirciye çektirdiler. Bunun bir adım üstü, berber-cerrahlardı. Ondan bir adım ilerisiyse diş çekiciydi – gerçekten de bir kalabalığın önünde diş çekerek para kazanıyordu.
Dental Köprüsü Olan Bir Kadın Kafatası(1870)
Bu kafatası, Londra Müzesi tarafından tutulan olağanüstü bir iskelet koleksiyonundan(yaklaşık 20.000 iskeletlik bir koleksiyon) geliyor. Bir kilise bodrumuna gömüldüğü ve tabutunun bir isim levhası olduğu için bu kafatasının Charlotte Bampton Taylor’a ait olduğunu biliyoruz. Bir telle tutturulmuş bir “Waterloo” dişi vardı. Bu yüzden onun pahalı diş hekimleri tarafından tedavi edildiğini söyleyebiliriz.
Pedallı Matkap
Bu matkap 1890’lardan geliyor, ancak bu tür ilk cihaz 19. yüzyılın başlarında kullanılan yaylı matkaptı. Yumurta çırpma tekniğiyle yapılan matkap 1840’da ortaya çıktı, fakat genel olarak yavaşlığı dışında en büyük dezavantajı, iki elin kullanılmasını gerektirmesiydi. Bunun dışında 1864’te Harrington saatli matkabı vardı; bu da bir rüzgar gibi geldi geçti, yani çok kalıcı olmadı.
Daha sonra, 1871’de James B. Morrison dikiş makinesi gibi bir ayak pedalıyla çalışan bir matkap icat etti. Dakikada yaklaşık 2.000 devir yapıyordu (Modern bir elektrikli diş hekimliği türbini yaklaşık 500.000 devir yapar).
1970’lerde İngiliz diş hekimleri, elektrik kesintileri düzenli bir olay olduğu zaman, elektrik kullanmadan dolgu yapabilmek için dolaba eski bir matkap takmış olabilirler.
Gerçek Dişlerle “Hayalet Kafa”
Bu, diş hekimliği öğrencilerinin kendi zanaatlarını öğrenmek için kullandıkları şeylerin ilk ve kaba örneklerindendir. Bu kafayı kullanan öğrenci muhtemelen dişleri bulmak zorundaydı.
Berber – Cerrah Sandalyesi
19. yüzyıldan kalma bu sandalye, hastanın kafasının nasıl sabit tutulduğunu gösteriyor. Yani bir sınırlama söz konusu. Diş hekimliği, sofistike bir tıp alanı haline gelmeden önce, insanların diş çektirirken yerlerinde sabitlenebilmeleri için çok fazla gücün harcandığı biraz acımasız bir işlemdi. Diş hekimleri tıbbi merdivenin en alt tabakasındaydılar. Çoğu muhtemelen diş çekimlerini, hastayla birlikte yerde, başını tutarak veya daha iyi bir baskı için göğsünde diz çökerek yaparlardı.
20. Yüzyıl Diş Hekimliği Araçları Seti
Bu, muhtemelen diş hekimlerii için yalnızca bir reklam görevi gören çok üst düzey bir objeydi. Fildişi tutamakları olan çok ayrıntılı bir sunum setine, ve ona ek olarak gerçek diş hekimliği için daha pratik olan ayrı bir sete sahip olmak, o dönemler oldukça yaygındı.
İnsanlar ağız hijyeninin önemini anlamaya başlamışlardı: dişlere iyi bakma fikri bu açıdan gerçekten 19. yüzyılda ortaya çıkar. Örneğin Napolyon, diş fırçalarının yanı sıra, burada gördüğümüz türden bir dil kazıyıcı kullanarak dişlerine iyi bakıyordu.
“Her Yıl Çekilen 4 Ton Çocuk Dişi!”
Bu poster 1960’ların başlarından kalmadır. Ağız hijyeni konusunun o dönemdeki çoğu İngiliz hanesinde ne kadar temel olduğuna dair bir fikir vermektedir. Fakat şöyle bir problem var ki, İngiliz Diş hekimleri Birliği, rakamın bir ton civarında olduğunu söylüyor.
Hasta Diş Fırçaları – Hudson River State Hastanesi
Bu fotoğraf, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki terk edilmiş akıl hastanelerinde fotoğraf çeken Christopher Payne’e aittir. Bunlar, 2000’li yılların başında New York Eyaleti tesisinin kapatılmasından sonra geride kalanlardır. Resimdeki tüm diş fırçaları aynıdır ve hepsi bir isme aittir.
Çağdaş Diş Mücevherleri
Amerikan hip-hop kültürü ortaya adeta bir diş dekorasyon sektörü çıkardı. Bugün mevcut dişleri süsleyen, altın veya elmas gibi farklı malzemelerle yeni dişler takan veya mevcut dişlerin üzerine oturtulan dekoratif takma dişler yapan dükkân ve işletmeler var. Grills olarak bilinen bu setlere burada da sahibiz. Kişiye özel yapılan grills, dişlerin bir kalıbı çıkarılarak mükemmel bir şekilde üretilir. Kişiye özel olmayan daha ucuz “grills” seçenekleri de var ama şunu unutmamak gerekir ki bunlar ancak 19. yüzyıl protezleri kadar rahat olabilirler.