Pamuk Şeker…
Yan yana geldikleri zaman her çocuğun -hatta bazı büyüklerin de- ağzını sulandıran iki kelime… Büyük ihtimalle, bir diş hekimi olarak ağız ve diş sağlığı üzerine yazdığım bu blogda, pek değişmeden günümüze kadar gelmiş olan ve her devrin çocukları için özel bir anlam taşıyan bu yiyecek ile ilgili pek hoş şeyler söylemeyeceğimi, hatta sizlere çocuklarınızı ondan uzak tutmanızı önereceğimi düşünüyor olabilirsiniz. Aslında pek de öyle değil…
Gelin, önce pamuk şekerin icadının ilginç hikayesine bir bakalım.
Şaşırtıcı şekilde, pamuk şeker makinesini icat eden kişi aslında bir diş hekimiydi! Hayır, yanlış okumadınız!
Diş hekimi William Morrison, aynı zamanda sık sık yeni icatlar üzerinde çalışan bir mucitti ve pasta, şekerleme tarzı yiyeceklere karşı diş hekimlerinde sık rastlanmayan türden bir sevgi besliyordu. Morrison, 1897 yılında pastacı dostu John C. Wharton ile bir araya geldi ve ikili, Electronic Candy Machine(elektronik şeker makinesi) adlı bir cihaz geliştirip patentini aldılar. Şekeri önce eriten ve hava yardımıyla küçük deliklerden dışarı atan, sonra da tekrar katılaştıran bu sistem ile, daha önceleri elle yapılabilen, fazla yaygın olmayan ve hatta bir çeşit lüks sayılabilecek olan bu şekerlemenin seri üretiminin temelleri atılmış oldu. Morrison ve Wharton, günümüzde İngilizcesi “Cotton Candy” olarak bilinen ürüne, o zamanlar “Fairy Floss”(Peri Tüyü) ismini vermeyi uygun gördü. Gerisi de geldi zaten…
Şimdi gelelim bu şekerleme dişlerimiz -özellikle de çocuklarımızın dişleri- için ne kadar zararlı sorusuna… Aslında tahmin ettiğiniz kadar değil… Şöyle ki, büyük görünse de aslında önemli bir miktarda hava içeren bir ürün olan pamuk şekerde ortalama yalnızca 26 gr. şeker bulunuyor. Bu değer örneğin bir elma şekeri için ise 45 gr…
Dolayısıyla tabii ki dişler için faydalı olduğunu söyleyemeyeceğim bu şekerleme, aslında çocuklar arasında daha popüler olan birçok ürün ile kıyaslandığında daha masum kalıyor. Yine de fazla tüketmemeye dikkat etmekte yarar var.
Şekerli Gıdaların Ağız ve Diş Sağlığına Etkileri
Şekerli gıdaların çürükler ile ilişkisinde tek etken üründeki şeker miktarı değil… Şekerli bir gıda yenildikten sonra, tükürüğümüz ağzımızda oluşan asitli ortamı yaklaşık olarak yarım saatte dengeler. Bu geçen süre ise diş çürüklerinin oluşması için ideal bir zamandır. Sık sık tüketilen şekerli gıdalar, ağzımızın tükürük dengesi oturmadan sürekli asidik bir ortam içinde olmasını sağlar bu da asit sebebiyle zarar gören diş minesinin tekrar remineralize olmasına engel olur ve diş yüzeylerindeki kayıplar, bakteri atakları ile birleşerek çürük oluşumu başlar. Dolayısıyla içerdikleri şeker miktarından bağımsız olarak, şekerli gıdaların sık tüketilmesi diş sağlığımızı olumsuz etkileyecektir.
Benim tavsiyem yapay şeker yüklü yiyecekler yerine çocuklarımızı doğal olanlara, ya da meyvelere yönlendirmek olacaktır. Her ne kadar şekerin her türünün yan etkisi olsa da en azından daha kabul edilebilir olanları, düzenli bir ağız bakımı ve düzenli diş hekimi kontrolleri ile çürükten uzak durma konusunda başarılı olmamızı sağlar.
Son olarak da şekerli bir gıda yenildikten hemen sonra diş fırçalamak değil de ağzımızdaki asidi hızlı dengelememizi sağlayacak su içmek ya da şekersiz bir sakız çiğnemek uzun dönemde ağız sağlığımız için daha faydalı olacaktır.